İş

Bakan Koca’dan eylem öncesi sağlık çalışanlarına mektup

21 sağlık meslek kuruluşu bugün ve yarın işlerin durdurulması için harekete geçmeden önce Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sağlık çalışanlarına yazı gönderdi.

Bakan Koca, sağlık çalışanları hareketinin “ameliyata karşı sorumsuzluk” anlamına geleceğini ve “toplumsal olarak kabul edilebilir” olmadığını savundu.

Sağlık çalışanlarının eylemleriyle maden çalışanlarının eylemlerini karşılaştıran Koca, “Maden işçisinin örgütlü eylemi, kömür üretiminin durdurulması yoluyla gerçekleşir. Hizmet verilen alan insan sağlığı olduğunda, bu formüldeki ‘araç’ hastadır. Hasta mağduriyetinin bir araç olarak kullanılmasını asla doktor ve sağlık çalışanları tasavvurumuzla bağdaştıramayız.

19 sendika ve 2 Aile Hekimliği Federasyonundan oluşan Sağlık ve Sosyal Hizmetler Birlik ve Dayanışma Platformu (SABİM), toplu sözleşmelerin hekim ve sağlık çalışanlarının özlük haklarını koruyacak ve enflasyonu baskılamayacak koşullarda uygulanmasını hedefliyor.

Bakan Koca’nın yazısı şöyle:

“Size ve mesleğine gönülden bağlı olduğuna inandığım tüm dostlarıma selam ve sevgilerimi sunuyorum. Medeniyetler tarihi boyunca sağlık meslek mensuplarına gösterilen özel saygı, her zaman dönüşenlerin bir yansıması olmuştur. Bizlerde özsaygıya dönüşmüştür.Ülkemizde istisnalar dışında hasta ve sağlık çalışanı arasındaki ilginin özü budur.Lütfen selamlarımı ve sevgi sözlerimi halkımızın size karşı duygularının sözleri olarak kabul ediniz.

Büyük bir sağlık mücadelesi verdiğimiz günlerden başlayarak, sağlık meslek grubunun tüm üyelerine daha yüksek bir prestij kazandırmaya ve çalışma kurallarını her bakımdan yumuşatmaya kararlıyız. Bu amaçla var olan tüm olasılıkları harekete geçirip, planlı ve sonuç alıcı yeni olasılıklar yaratmaya çalıştık. Hatırlarsanız, yaklaşık iki yıl olan o günlerde “Biraz sabır” demiştim. Geriye dönüp baktığınızda bu beklentinin içerdiği vaatler konusunda yanılan var mı aranızda? Sabrınızın ardından devletimizin ürettiği radikal analizler ve köklü değişiklikler geldi. Bunların toplamına Beyaz Reform diyoruz.

Bu kapsamda yürütülen çalışmaların içeriği, Bakanlığımızda Beyaz Islahat adıyla oldukça hacimli bir kitap haline getirilmiştir. Kitap sonuçlardan oluşur, hedeflerden değil. Kitabın bir özetini yapamayacağımız için bazı sorular yardımıyla birkaç başlığı hatırlayalım:

Sanki hekimlerin aldığı aylık toplam önlemin bugünkü seviyelere geleceğini kaç kişi tahmin edebilirdi? “Altı yıl 1 yıl kıdem tazminatı” kazancının, 2012 sayılı yasayla zorunlu hale getirilen prime esas emekli aylığının ise kaçımızın aklına gelirdi. 5510, doktorları ve dişçileri kapsamaktan vazgeçecek mi? Takas sisteminin istisnasız kaldırılacağını, her emeğin ödüllendirilmesine dayalı bir teşvik ödeme sisteminin hayata geçirileceğini kaçımız tahmin edebilirdik? Diş hekimliği son sınıf öğrencilerine stajyerlerle asgari ücretin tamamını ödemek ama iyi niyetli bir plan gibi gelmedi mi? Dünyada örneği olmayan bir Malpraktis yasasının sağlık çalışanları için “mesleki kalkan” işlevi görebileceği bir umut var mıydı? Şiddet suçuna karşı başka hiçbir meslek grubunun sahip olamayacağı yasal düzenlemelerin olacağı, sağlıkta şiddet suçuna Katalog Hataları’nda yer verilebileceği mi sanılıyordu? Uygulamada sorun yaşadığımız kesinlikle doğru ama sağlıkta şiddet suçlarına 10 yıla kadar ceza verildiğine ilk kez tanık oluyoruz. Mevzuatın tam olarak yerleşmemiş olması ile ilgili hususlarda gerekli duruşu aldığımızı bilmenizi isterim. Konu başlıklarımızdan bir örnek daha vereyim: Nöbetçilik yükünün insanlık dışı olduğu için sona ereceğini söylediğimizde ve bu durumu “şiddet” olgusu kapsamında ele aldığımızda sizce bu Tasarımımızı pek inandırıcı bulmayan çok az kişi var mı? Tabib odalarına bir tabip sekreteri atanmasının 32 bine ulaşması hayal kapsamında bir beklenti değil miydi? Gelişmeleri anlatan bu “kitabı” saymamıza gerek yok. Unutan, zamanı gelince hatırlamalıdır.

İlk reform döneminde sorunları birlikte ele aldığımızda ve akılcı bir bekleme süreci bize güç verdiğinde yadsınamaz sonuçlar elde ettik. Ama hayata bağlı olarak sorunlarımız da dinamik. Ne tüm sorunlar aynı anda çözülebilir ne de “mükemmel ve zamansız bir çözüm” üretilebilir. Yanlış mıyım?

Hala devam eden, büyüyen veya olası sorunlarımızın olduğunu biliyoruz. Tamamen olgunlaşmamış analizleri paylaşmadığımız için bizi bağışlayın. Gardiyanların fiyatlarının adil bir seviyeye çıkması gerekiyor. Kural, sağlık çalışanlarının taban ücretini artırmaktır. Teşviklerde tavana yapışan arkadaşlarımızın önündeki sorun acil analiz gerektirmektedir. Artan maliyetler karşısında aile hekimlerimizin cari harcamaları değerli bir sorundur. Sayın Cumhurbaşkanımızın bahsettiği sağlık çalışanlarına yapılan sabit ödemelerin emekliliğe sayılmasında üzerimize çok değerli bir misyon düşmektedir. Tüm sağlık çalışanlarımızı enflasyon gerçeğinden korumak için ilgili taraflarla çalışmaya devam ediyoruz. Tüm konuları tek tek listelemek ve açmak mümkün değil. Ancak, her birimizi ve kamuoyunu yakından ilgilendiren şiddet sorunumuz karşısında gelinen noktayı açıklamak boynumun borcudur:

Hastanelerimizde gerçeğe uygun çalışma ortamları yaratmaya kararlıyız. Yasal düzenlemelerle yetinemeyeceğimizi defalarca ifade ettim. Sağlıkta şiddet gibi çok taraflı bir sorunda hukuk, analiz bileşenlerinin yalnızca bir parçasıdır. Tamamlama aşamasında olduğumuz “Sağlıkta Şiddete Karşı Eylem Planı” çalışmamızı çok yakında uygulama sürecine alacağız. Uygulamadan önce geliştiricinizin görüşlerini almak isterim. Bu vesileyle vermek istediğim iki önemli haber var: Beyaz Kod sisteminin bir alt ayağı olacak, olası her türlü riske karşı devreye girmeye hazır, temas halinde çalışacak yeni bir sistemin yazılımı. ile karakol, tamamlanmak üzere. Öte yandan polis ve güvenlik görevlilerinin sayısı da yakında artırılacak. (Bu paragrafta bahsettiğim konular için size ayrıca yazacağım.)

Tüm olumsuzluklara rağmen başarıya ulaşabilmek için azmimizin sizin vakfınızla bütünleşmesi gerekmektedir. Kazanımların korunması için toplum içindeki uyumun değerli bir gereklilik olduğunu da belirtmekte fayda var. Haklı yanlarına rağmen yöntemi, dile getirilişi ve yeri itibariyle kamuoyunda tedirginlik yaratacak bazı talepler, bu taleplerin anlamını devalüe etmektedir: “Çare” olan sağlık çalışanının, , herkesin yararına olacak çözümler ararken başvuracağı, aynı zamanda haysiyetiyle de örtüşmelidir.

Ülkemizin sağlık sistemi her profesyonele ihtiyaç duyan bir sistemdir ve insanın boşluğu diğer çalışanlar ve hastalar tarafından hissedilir. Bu operasyona karşı sorumsuzluk anlamına gelebilecek ve hizmetimize zarar verebilecek herhangi bir tutum ve sistematik davranışın kabul edilmesi ne bizim ne de toplumun kabul etmesi mümkün değildir. Sağlık meslekleri için yapılan iyileştirmelerden az çok haberdar olunduğu için kendilerine “sokak” diyen taleplerin “uygun” olmayacağına inanıyorum. Ve açıkçası bu hatırlatmaları yapmak beni üzüyor. Hepimizin ortak yararı ve sağlık hizmetinin devamlılığı esasına dayanan kurallarımıza zaten malum olduğu için değinmiyorum. Kazançların sorumlulukları artırdığı da açıktır.

“Peki, hakkımızı kimle, nerede ve nasıl arayacağız?” Yeniden düşünülmesi gereken konu bu. Bu dostane mektupla, gerçek kişinin Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı olduğunu, doğru yerin Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı olduğunu ve doğru prosedürün “iletişime” şahsen katılmak olduğunu bildirmek istiyorum. Bu eksende analiz üretimi. Daha önce uyguladığımız ve başarılı olduğumuz çalışma şeklidir. Yapılması gereken yine aynı şey. Dönemsel ruh halimizin sorun çözmekten başka amaçları olduğundan emin olamadığımız tarafların fırsatları kaçırmasına izin vermemeliyiz.

Sağlık profesyonellerinin dayanışma ve ortak faydalar yaratmak için düzenlemeler yaptıkları tartışılmaz bir iddiadır. Ama her zaman şunu düşünmeyi severim. Örneğin, maden işçisinin örgütlü bir eylemi, kömür üretiminin kesintiye uğraması yoluyla gerçekleşmektedir. Hizmet alanı insan sağlığı olduğunda bu formüldeki “araç” hastadır. Hasta şikayetini bir araç olarak kullanmayı asla hekim ve sağlık çalışanı hayal gücümüzle ilişkilendiremeyiz. Bu durum; Bizimle kan uyuşmazlığı gösteren yollardan ziyade sağlık alanındaki örgütlü yapıların farklı bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğunu ve mesleğimizin itibarını zedelediği için şikayet edildiğini kabul etmeliyiz. “Yeni” fikirlerden kaynaklanan analizler, eski şemalardan uyarlanan diğer alanlardaki analizlerden çok daha faydalıdır. Ve topluluğumuzun sıkıntılarına karşı orijinal zeka flaşlarına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.

Sevgili meslektaşım,

Bir sorundan etkilenen herkesin analizin bir parçası olma hakkı vardır. Birlikte aşmaya kararlı olduğumuz hiçbir sorunun olduğu gibi kalacağını da sanmayalım. Benim bakanlığımın ilk döneminde olduğu gibi, meselelerin sahipleri olarak, aranızda farklı yaklaşımlara sahip arkadaşlarla yüz yüze plan yapalım ve görüşelim. Sorundan “yeni bir sorun” çıkarmayı kazanç olarak görme hatasını yapanları dikkatle uyaralım.

Beyaz Reform’un ilk döneminde elde ettiğimiz kazanımlar ortada ve sağlık çalışanları kadar hastalara da fayda sağlıyor. Bu ikili “fayda” unsuruyla ilerlemeliyiz. İlkemizle çelişecek algıların oluşmasından kaçınmalıyız. Şimdi odaklanmamız gereken bahis, Beyaz Reformun ikinci döngüsü. “Beyaz Reform”un ikinci döneminin başladığı haberini her birinizle paylaşıyorum.

Sağlık sistemimiz ve sağlık çalışanlarımız için atılacak yeni adımların heyecanı ile çalışmalarınızda başarılar ve insan hayatındaki yerinizi bilmenin memnuniyeti ile dolu günler dilerim. En kısa zamanda görüşmek üzere.” (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu