Haber

Erdoğan neden hemen konut projesine başlamak istiyor?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün Gaziantep’te depremden etkilenen bölgelere yönelik kalıcı konut üretimi hakkında bilgi vererek, “Önümüzdeki ay 200 bin konutluk inşaat için ilk hafriyatı vuracağız. Mart ayında 11 ilde inşaatına başlayacağımız deprem kuşağında 270 bini bulacak. Önümüzdeki aylarda tespitlere göre tüm deprem bölgesinde bu sayıları yeniden belirleyeceğiz” dedi.

Erdoğan, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, depremin etkilediği bazı bölgelerde toplam 1.797 konutun inşaatına dün prestijle başlanacağını belirterek, “Türkiye’deki tüm deprem bölgelerinde inşaat ve restorasyon faaliyetlerimize başlayacağız. Mart’ta bu büyük felaketin izlerini sileceğiz.”

Ancak şehir plancıları bu kadar erken hareket etmenin sakıncalarına dikkat çekiyor. Siyaset bilimciler ise bu adımlardaki hızı AKP’nin yaklaşan seçimlere yaptığı yatırım olarak değerlendiriyor.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 Şubat’ta depremlerin en ağır tahribata yol açtığı illerden biri olan Hatay’ı ziyaret etti Fotoğraf: Yasin Akgül/AFP

Felaketin izleri hızla silinecek mi?

Depremden etkilenen yerleşim yerlerinin toplam nüfusunun yaklaşık 13,5 milyon olduğu varsayılmaktadır. Zelzele bölgesinde coğrafyaya dağılmış 123 il (10 il merkezi yerleşim yeri ve 113 ilçe merkezi yerleşim yeri) ve 6 bin civarında köy olduğu belirtilmektedir.

Depremzedelerin bir an önce güvenli konut alanlarına ulaşmalarının en temel beklenti olduğunu belirten TMMOB Şehir Plancıları Odası, “Yapılması gerekenler nettir ve gereği yapılırsa doğru sonuca ulaşabileceğiz” dedi. bilim, teknik ve şehircilik ilkelerinden taviz vermeden, belli bir program dahilinde en kısa sürede ortaya çıkar.” uyarısı var.

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Şehir Plancıları Odası Genel Sekreteri Ayhan Erdoğan, enkaz kaldırma çalışmalarının hala tamamlanmadığını ve depremzedelerin geçici olarak kalacakları çadır ve konteynerlerle ilgili sorunların giderilmediğini belirterek, ve evlerden önce öncelikleri açıklıyor:

“Birincisi artçı sarsıntılar devam ediyor ve bölge beşik gibi sallanıyor. İkincisi enkaz kaldırma çalışmaları tamamlanmadı, enkaz altında hala vatandaşlarımız var. Üçüncüsü depremzedelerin henüz kaliteli barınma koşullarına ulaşamadığını görüyoruz. Konteyneri geçtik ve çoğu yerde çadıra girmek bile mümkün değil.”

Depremden ağır etkilenen Hatay’da iki gün önce meydana gelen yeni depremlerde 6 kişi hayatını kaybetti.

Geçici barınma alanlarının da nitelikli olması gerektiğini, tüm afetlerde öncelikle nitelikli biçimde geçici barınaklar kurulması şeklinde yerleşik bir uygulama olduğunu söyleyen Ayhan Erdoğan, bu şekilde kalıcı konutlar yapılana kadar zaman kazanılacağını ve Vatandaş mağdur olmayacak.

Şehir plancısı Erdoğan, “Şu anda bu süreç bizde ters gidiyor. Kaliteli konut koşullarına ulaşamayan binlerce vatandaş var ama biz direk kalıcı konut yapmaya çalışıyoruz” diyor.

“Mülkiyet sınırları yeniden tanımlanmalı”

Jeologlara göre 6 Şubat’ta meydana gelen sarsıntılarda fay sınırlarının kırılmasıyla farklı bölgelerde 3-7 metre aralığında heyelanlar da yaşandı.

Bu tespitini hatırlatan Erdoğan, kalıcı konutlarla ilgili yönünü ise şöyle aktarıyor:

“Bu bölgelerdeki kaymalardan dolayı tapu sınırları değişti. Yani mesela bir tapunuz var, o tapunun yeri değişti. Tüm haritaların değişmesi gerekiyor ki yeniden bir şeyler yapılabilsin. ayrıca zaman alan şeyler.”

Deprem bölgelerinde kalıcı konutların inşası için öncelikli zemin etütlerinin çok iyi yapılması gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, tüm gerekli işlemler yapıldıktan sonra fay hatlarına uzaklık, depreme dayanıklı donanım ve doğru inşaat teknikleri gibi birçok parametrenin uygun şekilde hesaplanması gerektiğini vurguluyor. Aynı zamanda bilimsel araştırmalar da yapılıyor.


Habib-i Neccar Camii enkazı – AntakyaPhoto: Hussein Malla/AP Photo/picture Alliance

Tüm bu çalışmaların bilimsel olarak tamamlanmasının zaman alacağını ifade eden Erdoğan, “Diyelim ki muhteşem bir performans ortaya koydunuz. Yılda 200 bin konut yaptınız. Bunu başarsanız bile ürettiğiniz alan üretilemez. şehir denir.Bir şehir sadece evlerden ibaret değildir.Böyle bir yer en fazla yurt olabilir” yorumunu yapıyor.

Dünyanın hiçbir yerinde bu şekilde şehirleri diriltmediğini ve kalıcı barınaklar inşa etmediğini belirten Erdoğan, “Bu süreç gösteriyor ki ne yazık ki böyle bir felaketten ders çıkarılmadı.”

Hükümet kalıcı konut için neden sabırsız?

Peki, Türkiye büyük depremlerin şokunu atlatamamış ve depremzedelerin ihtiyaçları tam olarak karşılanmamışken, hükümet neden kalıcı konutlar için acele ediyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tıpkı kent merkezlerimiz gibi köylerimizi de bir yıl içinde canlandırmayı hedefliyoruz. Bir yıl içinde de kalıcı konutlar yapıp vatandaşlarımızı yerleştireceğiz.”

Siyaset bilimci Berk Esen’e göre bu telaşın ve Erdoğan’ın açıklamalarındaki motivasyonun arkasında sadece yaklaşan seçimler değil, rejimini ayakta tutma mücadelesi de var. Esen’in açıklaması şu şekilde:

“Bugüne kadar AKP iktidarı iki ayaklı gidiyordu. Biri kendisine takviye yapan ve kaynakları hep dağıtan ve kar eden ekonomik elit. İkincisi, kaynakları dağıtarak yanlarında tuttukları takımlar ve seçmenler. Ekonomik bir yapısı vardı. doğal kaynaklara dayalı ve doğal kaynakları sömüren bir model. Deprem rejimi bir dış şok olarak vurdu ve ağır bir şekilde sarstı. Şu anda Erdoğan aslında buna aynı modelle karşılık vermeye çalışıyor.”

Hükümetin yardım kampanyaları ve dış desteklerle önemli miktarda para topladığını söyleyen Esen, şu anda yeni inşaat projelerine yatırılacak milyarlarca liralık fonu olduğunu ve bunun “bazılarının ağzını sulandırabileceğini” söylüyor.

Erdoğan’ın kendisine destek veren ekonomik elitlere bu rantını dağıtarak sacayağının birincisini yanında tutmaya çalışacağını ifade eden Esen, ikinci ayağı elinde tutan seçmenlere yönelik olası söylemleri şu sözlerle açıklıyor:

“Semre gidiyor ‘Evet evinizi kaybettiniz ama bana bir yıl verin durumu toparlayayım. Bu arada ben size yardım dağıtayım, kira yardımı yapayım’ diyor. ailesinden ölmüş biri 100 bin lira yatırırım’ diye kaynak dağıtma sözü veriyor onlara bu aslında AKP’nin modeli yani seçim kazanmak birinci istekleri ama genel olarak ben Bu rejimin hayatta kalması için gerekenler olduğunu düşünüyorum.”


Derpemlerin ardından HatayPhoto: Ümit Bektaş/REUTERS

Seçmen ikna olacak mı?

Peki kalıcı konutların bu kadar erken başlaması, başta depremzedeler olmak üzere seçmen nezdinde istenilen olumlu sonucu yaratıyor mu?

Bu aşamada net bir yanıt vermenin zor olacağını söyleyen Esen, seçim tarihi, siyasi aktörlerin nasıl davranacağı, muhalefetin politikaları ve ekonomik krizin seyri gibi farklı değişkenlere dikkat çekiyor.

Seçimler her zamanki saatindeyse 18 Haziran’da yapılmalı. Ancak Cumhur İttifakı’nın deprem öncesi tavrı, tarihin geri alınıp 14 Mayıs’ta yapılması yönündeydi. 6 Şubat’taki depremin ardından ne Mayıs ne de Haziran ayı için kesin bir sonuç yok.

Bunun AKP’ye çok ağır bir darbe olduğunu, inkar edenin yanlış analiz yapacağını söyleyen Esen, “Bir seçmen grubu yine onu etkileyecek. Ama o grup ne kadar büyük ve Erdoğan’ın seçilmesi için yeterince büyük mü? şu an benim için soru işaretleri.’ yorumunu yapıyor.

Deprem gibi büyük afetlerin ardından yaşanan bu felaketin sorumluluğunun kime yüklendiğinin önemli olduğunu belirten Esen, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bu musibet Allah’tan mı geldi? Belediye başkanından yani yerel yöneticiden mi geldi? Erdoğan’dan mı geldi? Otoriter rejimlerde lider bu sorumluluğu elinden geldiğince kendinden uzak tutabilir. Bu etkili bir süreç ve onunla aranızdaki bu mesafeyi bir yere kadar koruyabilirsiniz.”

Esen’e göre muhalefetin bu süreçte birlik olarak seçmene alternatif çözümler sunabilmesi büyük değer taşıyor.

saimbeylihaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu