Hayal edebileceğimizin çok ötesinde bir tehlike: Çöp depolama alanları
Yeni bir çalışma, atık depolama alanlarının daha önce inandığımızdan çok daha büyük iklim değişikliği etkenleri olduğunu gösterdi.
Araştırmacılar, yayınladıkları makalede, onlarca yıldır gömülü olan çöplerin artık atmosfere tonlarca metan emisyonu saldığını, bunun da küresel olarak sıcaklıkların değişimine katkıda bulunduğunu ve daha da fazla iklim değişikliği sorununa yol açabileceğini belirtiyor.
Açık çöplüklerin, atıklar çürürken çok fazla metan oluşturduğu uzun bir süredir biliniyordu. Ancak yeni çalışma, atık depolama alanlarından kaynaklanan metan emisyonlarının daha önce bildirilenden üç kata kadar daha yüksek olduğunu ileri sürüyor. Araştırmacılar, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yaklaşık 1.200 büyük, faaliyet gösteren çöp depolama sahasının yaklaşık yüzde 20’sini ölçtüklerini söylüyor.
Bu ölçümler sırasında, çöp depolama alanlarının metan salınımı açısından gerçekten önemli bir etken olduğuna ve dolayısıyla bir bütün olarak iklim değişikliğine büyük bir etken olduğuna dair kanıtlar buldular. Araştırmaya yardımcı olan ve o zamandan beri Carbon Mapper’ı kuran eski NASA mühendisi ve bilim insanı Riley Duren, çöp depolama alanlarından kaynaklanan emisyonlar söz konusu olduğunda çoğunlukla yeterince bilgiye sahip olmadığımızı söylüyor.
Hayal edebileceğimizin çok ötesinde bir tehlike
Bu yeni çalışma, atık depolama alanlarından kaynaklanan metan emisyonlarının hayal edebileceğimizin çok ötesinde olduğunu gösteren çok güçlü kanıtlar sunuyor. Elbette bu durum, kontrolden çıkan sera etkisinin Dünya üzerinde yaratabileceği sonuçlar nedeniyle oldukça tehlikeli ve önemli.
Araştırmacılar, atmosferde karbondioksitten daha kısa süre kalsa da metanın çok daha güçlü bir etkiye sahip olduğunu ve 20 yıllık bir süre boyunca aynı miktardaki CO2’den 80 kat daha güçlü bir ısınma etkisine neden olduğunu söylüyor.
New York Times’ın bildirdiğine göre, Birleşik Devletler Çevre Koruma Ajansı, şu anda çöp depolama alanlarının insan kaynaklı metan emisyonlarının en büyük üçüncü kaynağı olduğunu ve bunların bir yıl boyunca 23 milyon fosil yakıtla çalışan otomobil kadar sera gazı saldığını tahmin ediyor. Ancak bu tahminler, metan “algılayıcılarına” sahip işçilerin atık depolama sahasındaki emisyonları doğru şekilde ölçmesi zor ve tehlikeli olduğu için her zaman bilgisayar modellemesine dayanıyordu.
Bu tehlikeler ve zorluklar nedeniyle yeni çalışma, ABD çevresindeki atık depolama alanlarından yükselen metanın kategorize edilmesine yardımcı olmak için ağırlıklı olarak uçak uçuşlarına ve görüntüleme spektrometrelerine dayanıyordu. Depolama alanlarında tespit edilen birden fazla sıcak noktanın yanı sıra aylarca hatta yıllarca sürebilen büyük metan dumanları göz önüne alındığında, bu emisyonlar kesinlikle bilgisayar modellemesiyle tahmin edilenden çok daha yüksek gözüküyor.
Neyse ki, metanın aynı zamanda patlama tehlikesi de yaratmasından dolayı, pek çok çöp depolama sahası, çürüyen çöplerden yayılan metanı yakılabileceği veya elektrik ve ısı üretmek için kullanılabileceği bir şekilde bu bölgeden uzaklaştıracak boru hatlarına sahip. Ancak her şeyde olduğu gibi borular ve kuyular da sızıntı yapma eğilimine sahip ve metanın bir kısmı yine atmosfere geri karışıyor.
Araştırmacılar, atık depolama sahalarının bu sızıntıları tespit etmesi ve düzeltmesi gerektiğini, bunun yalnızca depolama alanlarından gelen metan emisyonlarına ilişkin daha doğru bir görüş elde edebilmemiz için değil, aynı zamanda herhangi bir nedenle bu depolama alanlarından geçmek zorunda olan işçilerin güvenliğini de sağlayabilmemiz gerektiğini savunuyorlar.